13 Mayıs 2013 Pazartesi

İznik'den son kareler

Bu dördüncu ve son yazım ile İznik maceramızı burada bitirmek istiyorum. En üstteki resim Süleyman Paşa Medresesine ait. Orada lisanslı ve özel tasarım çiniler bulunduğu için dükkanların ve çinilerin resmini çekmemiz yasaktı. Bu yüzden sadece medresenin genel görünümünü çektim. Medrese Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Şah tarafından 1332 yılında yaptırılmıştır ve bilinen en eski medresedir. Binada 11 hüçre, bir dershane ve bunları örten 19 kubbe bulunmaktadır.

Eşefzade Camii: Eşrefi Rumi Camisi türbe, dergâh, zaviye ve hazireden oluşan bir yapı topluluğu idi. Eşrefoğlu Abdullah Rûmi (1353-1469) aslen Mekkeli olup, Bursa’da eğitim görmüş olup, Hacı Bayram Veli’nin önce müridi, sonra da damadı olmuştur. Bundan sonra da dergâhını İznik’te kurmuş, bunun yanına da camisini yaptırmıştır. . Eski camidsen günümüze kalan minaresi kesme taştan üç sıra tuğlalıdır. Sekizgen planlı kaidenin üzerine 12 cepheli gövde oturtulmuştur. Petek ve külah kısmı yıkılmıştır. Eski camiye ait olan minaresinin gövdesi çemberler içerisine alınarak sağlamlaştırılmıştır. Kırmızı tuğladan yapılmış olan minarenin gövdesi çini kuşaklarla bölümlere ayrılmıştır.


Nilüfer Hatun İmaret; Şehir müzesi olarak da bilinen yapıya restorasyon çalışmaları sebebiyle maalesef giremedik. Yandaki resimde de gördüğünüz gibi çatısını onarmakla meşguller. Bahçesi tadilat malzemeleri ile doluydu. Burasını çok merak etmiştim ama nasip değilmiş. 1388 yılında I. Murat tarafından annesi Nilüfer Hatun anısına inşa ettirilmiştir. Müzede İznik ve çevresinden çıkarılan arkeolojik buluntular ile Ilıpınar, İznik Roma Tiyatrosu ve İznik'teki çini fırınları kazılarından çıkarılan eserler sergilenmektedir. Müze bahçesinde Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı eserleri (sütun başlıkları, lahitler, kabartmalar, korkuluk levhaları, ambonlar, siterler, yazıtlar, çörtenler, sütun tanburları, vaftiz havuzları ve mezar taşları) yer alır.

Müzenin hemen yanında ve üstteki resimlerde Şeyh Kutbuddin camii ve türbesidir. Kendisi XV. yüzyılın önemli alim ve sufilerindendir. Molla Fenari'nin talebelerindendir. İlk Türkçe ilmihal kendisine aittir. 1418'de İznik'de vefat etmiştir. Cami
Sultan II. Bayezit'in vezirlerinden Çandarlı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Yeşil Cami: İznik'in sembolü olan ve en muhteşem kültür varlıklarımızın başında gelen Yeşil Cami, adını yeşil çinili ve tuğlalı minaresinden almıştır. Yapımı 1378'de Çandarlı Halil Hayrettin Paşa tarafından başlatılmış, ölümü üzerine oğlu Ali Paşa 1391'de tamamlatmıştır. Mimarı Hacı Musa'dır. Mermerlerden yapılmış caminin mihrabında görülmeye değer ve zengin bir taş işçilik vardır. Uzunlamasına dikdörtgen biçimindeki iç mekânı kubbe ve tonozlarla örtülüdür. Kubbesi 10.5 metre çapındadır. Eşsiz minaresi caminin sağ köşesinde yer alır. Gövdesi mavi ve yeşil renkli çinilerle zikzaklı mozaik tekniğiyle bezenmiştir.



.  .
Tarihe bir yolculuk yapmak istiyorsanız, İznik'i kesinlikle gezin derim. Roma, Bizans ve Osmanlı zamanından örneklerle dolu, buram buram tarih kokan bir şehirdir. Gezdiğiz ama resimlerinin pek düzgün çıkmayan daha bir sürü yapı var. Onlardan bir tanesi mesela 'Hacı Özbek Camii' (itabesi olan en eski Osmanlı camii olarak kabul edilir. Hacı Özbek tarafından 1333-1334 yılları arasında inşa edilmiştir.) Mahmut Çelebi ve Yakup Çelebi camileri. İznik çini fırınları - kı burada da restorasyon olduğu için gezemedik - görmeye değer diğer eserler arasında.  

 Bursa hakkında diğer yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz :)
http://gulfemce.blogspot.com/search/label/Bursa
Bir sonraki gezimize kadar sağlıcakla kalın efendim!

İznik manzarası

 Abdulvahap Sancaktari Tepesi: İznik’in doğusunda yüksek bir tepe üzerinde Abdülvahab Sancaktari Türbesi bulunmaktadır. Bu türbenin İznik’i kuşatan İslam ordularından Abdülvahab adlı bir kişiye ait olduğuna inanılmıştır. Osmanlılar İznik’i ele geçirdikten sonra, VIII.yüzyıldaki Arap kuşatmalarında yararlılıkları görülen ve sancaktarlık yapmıştır. Bugün bu türbe halk arasında, sürekli bayrak asıldığından ötürü Bayraklı Dede olarak anılmaktadır. 
Tepeden eşsiz İznik manzarasını seyredebilirsiniz.

 İznik surlarla çevrili bir şehirdir. Dört büyük kapısı (İstanbul, Göl, Lefke ve Yenişehir) carpı şeklinde şehrin merkezinde birleşir, yani Ayasofya'nın bulunduğu yerde kesişirler. Tarihi yerler bir birine yakın olduğundan bir gün içinde çoğu yeri gezip görebilirsiniz. İznik sur kapılarından İstanbul ve Lefke kapılarını Roma İmparatoru Hadrianus’un(117-138), Yenişehir ve Göl kapılarını da İmparator II.Claudius Godhicus’un (268-270) yaptırdıkları ele geçen kitabelerden öğrenilmiştir. Roma İmparatorluk dönemi mimarisinin teknik ve üslubunu yansıtır. Surların toplam uzunluğu yaklaşık 5 kilometredir.
İznik de hoşumuza başka bir şeyde gülleridir. İki üç katlı evleri sarmaşık gibi süsleyen, rengarenk güzellikleri ile sarmalayan güllere bayıldık.
 İznik Gölü, Marmara bölgesinin en büyük, Türkiye'nin ise beşinci büyük doğal gölüdür. Uzunluğu doğu-batı doğrultusunda yaklaşık 32 km., en geniş yeri 11.5 km.dir. Derin göllerden olan İznik Gölü’nün büyük kesiminde derinlik 30 m.yi aşmaktadır. İznik Gölü 1990 yılında Sit Alanı ilan edilmiştir. Göl bütünüyle tarım alanları ve zeytinliklerle çevrilidir. Göl kenarında bulunan çay bahçelerinde çayınızı yudumlarken bir yandan da manzaranın tadını çıkarabilir, ailenizle piknik yapabilir, hatta belirlenmiş yerlerde gölde yüzebilirsiniz de. 

İznik - 1. Murat Hamamı




Şehir merkezinde bulunan bu hamam Eski hamam ve Büyük hamam olarak da bilinir. Hamam hakkında fazla kaynak bulunmamaktadır ama bir sitede buldugum bilgileri aynen aktarıyorum:
Hamam günümüzde evler arasında sıkışıp kalmış, erkekler ve kadınlar bölümleri ayrı ayrı olmak üzere çifte hamam düzenindedir. Dikdörtgen planlı, doğu-batı uzantısındaki hamamın batı cephesinde üç sivri kemerin sınırladığı bölümün ortasında dikdörtgen silmeli, yuvarlak kemerli giriş kapısı bulunmaktadır. Bu kapıdan 9.00x9.00 m. ölçüsünde kare planlı trompların taşıdığı sekiz köşeli kasnak üzerine oturtulmuş kubbeli soğukluk kısmına girilmektedir. Ortasında sekiz köşeli aydınlık fenerinin bulunduğu kubbenin başlangıcında zencerek motifleri, stalaktitler ve sağır kemerler dikkati çekmektedir. Buradan geçilen ılıklık dikdörtgen planlı olup, üzeri aynalı bir tonozla örtülmüştür. Güney duvarında açılmış bir nişten ve kuzey duvarının batısındaki bir kapıdan ayna tonozlu koridora, oradan da küçük mekanlar ile helalara geçilmektedir. Ilıklığın kuzeydoğusundaki kapıdan kuzey ve güneyi eyvanlı, ortası Türk üçgenlerinin taşıdığı bir kubbe ile örtülü sıcaklığa geçilmektedir. Sıcaklığın doğu duvarı ortasında beş cepheli bir niş, bunun iki yanında da kare planlı, tromplu kubbeli iki halvete açılan kapılar bulunmaktadır.
 Hamam uzun süre harab durumdaymış ve depo olarak kullanılmış ama son senelerde restorasyon yapılarak tekrar bizlere kazandırılmış. İznik'in birçok yerinde olduğu gibi bu hamamında restorasyonu halen devam etmekte. Resimlerde de gördüğünüz gibi bahçesinde rengarenk çiniler sergilenmekte ve satışa sunulmakta. Ayrıca 2006 yılında başlatılan kazı ve restorasyon çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan Roma dönemi sütunlu yol kalıntıları, M.S. 1. ve 2. yüzyıl arasına tarihlendirilir.

Hamamın arka büyük odasında İznik'in surlar içinde bulunan tarihi eserlerinin maketi bulunmakta.
Diğer odalarında çini sanatını tanıtan ve anlatan figürler bulunuyor. Bunlardan bazılarını örnek olarak vermek istiyorum:

Sırça oluğu: soda, kuvarz ve kurşun oksidin toz halinde karıştırılarak eritilmek üzere konulduğu bölüm
Havan: frıt ve sırça kırmaya yarayan mermer kap
Havut: kuvarz ve frıt malzemesinin öğütüldüğü taş el değirmeni
Çeşni: sırın oluşmasını görmek için fırın içine konan, pişme sırasında bir telle dışarıya alınan delikli küçük parça
 

İznik - Ayasofya



Önümüzdeki günlerde 7 Mayıs İznik gezimizden birkaç yazı ve bol bol resim paylaşacağım. İlk durağımız olan Ayasofta camisinden başlamak istiyorum. Eski hali harabe olup, restorasyon sonrası tekrar ibadete açılmıştır. Restorasyon çalışmaları hala devam etmekte. Girişte kilise olarak kullanıldığı zamandan kalma mozaik sizi karşılıyor (altta 1.resim). Sol duvarında freskli bir mezar bulunmakta. Ama fresk zaman içinde çok solmuş, belli belirsiz. Arka kısımda yarım daire şeklinde basamaklar var (altta 2. resim). Bunlar apsisde rahiplerin oturması için basamaklar. Basamakların sağ tarafında ufak bir oda ve içinde mermer kutsal bir kalıntı (relique) bulunakta. Buranın tavanında da ikon freskler var ama bunlarda belli belirsiz maalesef. Bahçesinde de bazı tarihi kalıntılar bulunmakta. Latincem olmadığı için ne olduklarını bilemedim :)

Alttaki yazı camii girişindeki levhadan aktarmadır: İznik'in yerleşim yeri olarak kullanılmaya başlandığı zamanlarda ibadet mekanıolarak inşa edildiği tahmin edilen bu yapı, Romalılar döneminde de ibadethane olarak kullanılmış. IV. Yüzyılda eski ibadethane kalıntıları (temelleri) üzerine kilise yapılmış. XI. Yüzyılda dempremden sonra minaresinde önemli değişiklik yapılarak nefler payeler ve bunların arasına yerleştirilen sütunlarla ayrılmıştır.
Orhan Gazi tarafından 1331 yılında İznik'in fethinin arkasından camiye çevrilmiş ve Orhan Gazi vakfına tescil edilmiştir. Ayasofya (Orhan) Camii, XVI. Yüzyılda bir yangın geçirdikten sonra, Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle Mimar Sinan tarafından büyük ölçüde mimarisi de değiştirilerek tamir ve ihya edilmiştir. Yeniden yapıldığında güney tarafı sağ sahnın (üstü kubbeli örtülü yer) köşesine mihrap yerleştirilmiş, içerideki kemerler ve bunların dayandığı sütunlar kaldırılarak geniş açıklıklı büyük kemerler yapılmış, böylece namaz saflarının mihrabı görebilmesi sağlanmıştır. Mabedin kuzey batı köşesine bitişik güzel bir minare eklenmiştir. Esas mihrabın malakari kabartma bir süslemeye sahip olduğu çok az kalan izlerden anlaşılmaktadır. 

1920 yılında Yunanlılar tarafından yakılıp yıkılarak harap edilmiş olan Ayasofya Camii, 2007 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğünce yapılan tadilat çalışmalarında üstü kapatılmış ve yıkık vaziyetteki minaresi de tamir edilmiştir. 6 Kasım 2011 tarihinde Kurban Bayramının 1.günğ Bayram namazında yeniden ibadete açılmış olup, beş vakit namaz kılınmaktadır. (İznik Müftülüğü)